Sevgili Roma ‘lılar. Yukarıdaki video; montajını, kurgusunu, çekimini… herbişeyini benim yaptığım ilk video. İlk başta çok motive başladım ama -liseliler bilmez; çok sevgili Feyyaz ‘ın da zamanında dediği gibi– heralde sonradan salladım biraz. Binayenaleyh en azından ilk yarısını gözleriniz kanamadan izleyebileceğinizi umuyorum. Ramazanın hasıl ettiği uhrevi ortamı bozmamak için; bu slow parçayı seçtim.
“İstanbul biraz yorgun üzgün ve yaşlanmış” dostlarım; ayrıca Haluk abi de değindi, “yorulmuşuz, hakkını almış yıllarım”. Velhasıl yaşlanıyoruz. Saçlarımız dökülüyor, kondisyonumuz düşüyor… Kaçımız telefonla konuşurken merdiven çıkabiliyoruz ki artık? Ben mesela hiç düşünmezdim; adeta çelik bir örgü gibi, karın kaslarım gevşesin, salsın. Evet inanması zor.
Zamana mağlup olduk hepimiz. Nerde o eski bayramlar, nerde o eski bayramlar derken; hop bi baktık yeni bayramlar bile yok bu sene. Evdeyiz.
Herneyse. Uzun süredir herhangi birşeyi zamanında tebrik edemiyordum. Bu güzel oldu. 20 dakikalık gecikmeyi saymazsak -ki ben saymayacağım- bayramı birinci gün kutlamış sayılırım. Bayramınız mübarek olsun canlarım. İnşallah sultanını bulup, her günü bayram edenlerden oluruz. Gerçek mutluluğa ermeniz dileğiyle. Sevgiyle kalın…
Hasan Bozok
05 Haziran 2020 — 16:00
Selamlar sevgili dostum,
Daha önceleri üzerinde konuştuğumuz ve bir süredir de sürekli aklımda olan bir konu hakkında ki yazını, yahu Ömer yeni ne yazdı acaba diye düşünerek açtığım güncende bu yazıyı karşımda görünce garipleşmedim desem yalan söylemiş olurum. Gerçektende zaman su gibi akıp gitmekten de öte, biraz da sanki tüm gücüyle bizi yaşlandırıyor. Yaşlandırmakla da kalmıyor, karakterimizi, hobilerimizi, düşüncelerimizi hatta ağız tadımızı dahi değiştiriyor. Hatta belli bir an da kendimize yabancı geliyoruz. Bir an önceki ben gibi davranmaya çalışıyoruz ve yapamadığımız zaman canımız sıkılıyor. Bir süre sonrada akıp giden zamanı kabulleniyoruz ama birazda sancılı oluyor sanki. Sanırım zihinsel olarak acı çekerek yaşlanacağız ya da herkeste öyle oluyor ama kabullenildiği için insanlara normal geliyor. Kaçınılmaz sona doğru son sürat uçuyoruz. İnşallah akıbetimiz hayır olur.
Ömer SAVAŞ
05 Haziran 2020 — 21:36
Amin abi. Sen yazıdan daha güzel yorumlamışsın. Ağzına sağlık.
Bilinçaltımız başta alışmayı reddediyo, sonra adapte oluyoruz. Üstelik dediğin gibi farkında olmadan. Otomatik pilot yapıyor bunu. Biz -çoğunlukla- anlamlandıramadığımız bir sıkıntı hissediyoruz; bir süre*, sonra onu bile unutuyoruz. Alttaki mekanizmada neler dönüyor neler.
Necip fazıl Muhasebe (https://www.youtube.com/watch?v=7F16OLSdOQY) diye bir kaç paragrafta değinmiş senin gibi düşünen adamların çilesine.
*Bu bir süre çok izafi